Gerçekten gerekli mi mesela Barış Bıçakçı romanlarını ya da hikâyelerini çözümlemek? Bazı yazarlar öyle karakterler yaratır ki yaratım aşamalarını zerre kadar merak etmezsiniz, o karakterlerin yazarın haritasında hangi yolu izlediği umrunuzda değildir. Yüklenilen anlamlar ya da arka plandaki yansımalar karakteri bütünlemez, olandan daha iyisini vermez. Seversiniz genelde ilk anda ve son an pek yaşanmaz bu kitaplarda.
Kısaca sözüm size eleştirmenler, edebiyat insanları. (Küçuk'u ayırayım!) Bırakın Barış bize kalsın, nedensizce sevelim, yol haritamız olmadan gülümseyelim. Siz başka yazarlarla uğraşın..
"Yazsınlar, eleştirsinler ya da çözümlesinler, senin derdin ne, okuma!" diyenler elbette ki olacaktır, ancak bırakın da okuyalım, karşılıklı saygı ve anlayış neticesinde yazarlarımızı paylaşalım ve birbirimizi okumaya da devam edelim.
Son sözüm sana Mutlu Okur, başına bir -u koyup seni ümitlendirmeyeceğim, ama bu blogda senin temsilcin benim, benimle iyi geçin, hakkını savunduğumda sesini çıkart, ezildiğimde (genelde Küçuk vurur geçer) yanımda ol yeter.