29 Aralık 2009 Salı

Tatlı Şeyler Atölyesi


Şimdiye kadar yediğim en güzel kurabiyeleri yapan yer. Diğer ürünleri nasıldır bilmiyorum ama kurabiyeleri kesinlikle harika. Gün içinde ne kadar yorulursam yorulayım, eve geldiğimde bir fincan kahve ve tatlı şeyler kurabiyesiyle enerji dolu ve mutlu bir insan oluyorum. Büyüksün Tatlı Şeyler Atölyesi.
27 Aralık 2009 Pazar

Sema Kaygusuz


Sema Kaygusuz, yazdığı hikâyeler ve romanlarla son dönem Türk edebiyatında beni en çok heyecanlandıran isimlerden biri. Yere Düşen Dualar ve Yüzünde Bir Yer romanlarıyla ilgili ayrı ayrı yazılar yazma isteğimden dolayı şimdilik bu yazıyı kısa kesiyor ve sabitfikir'in Sema Kaygusuz'la yaptığı bir söyleşinin linkini vermekle yetiniyorum.

Küçük Zeynep Hanımefendinin Hayatı ve Görüşleri



Bundan tam otuz üç yıl sonra yazmaya teşebbüs edeceğim kitabın adı. Konusu beklendiğinin aksine konusuzluk olmayacak, tam da merkeze konuşlanmış küçuğu ve küçuğun fikirlerini anlatacağım, öyle sağı solu anlatayım küçuğa da geliriz diye bir düşüncem yok!
25 Aralık 2009 Cuma

İstiyorum Bu

Bu ceketi istiyorum. Görenler, bilenler ses etsin.

Başımıza Bir Şey Gelmeyecekse İsmet Özel'i Sevmiyoruz



Şair ve insan İsmet Özel 93' Temmuz'unda Sivas hakkında yazdıklarıyla insanlık ve şairlik mertebesinden istifa etmişti, o yüzden bugünkü durum pek şaşılası bir şey değil, sadece kapsama alanı daha da daralmış ve düşünceleri can çekişiyor.. En çok üzüldüğüm nokta da bu adamın kariyerine ve geçmişine bakanların şu durumda bile onu savunmaya çalışması ve savunurken kullanabildikleri tek argümanın "siz kimsiniz ki" olması. Aslında biliyorsunuz ki İsmet Özel de bundan bahsediyor, bizden üstün, Allah'a yakın..
Daha fazlasını hak ediyor bu tahsilli cehalet, ama zaten söylenmişi var, sizi şuraya alalım..
24 Aralık 2009 Perşembe

Leylâ Erbil


Yine bir serginin haberini yıllar sonra aldım, yine kaçırdığıma üzüldüm. Figen Aydıntaşbaş, 2008 yılında, Leyla Erbil’in 'Trianon Pastanesi’ öyküsünü desen ve fotoğraflarla sergiye dönüştürmüş. Sonradan üzülmemek için daha dikkatli olmak lazım.
21 Aralık 2009 Pazartesi

Çözümlemek



Gerçekten gerekli mi mesela Barış Bıçakçı romanlarını ya da hikâyelerini çözümlemek? Bazı yazarlar öyle karakterler yaratır ki yaratım aşamalarını zerre kadar merak etmezsiniz, o karakterlerin yazarın haritasında hangi yolu izlediği umrunuzda değildir. Yüklenilen anlamlar ya da arka plandaki yansımalar karakteri bütünlemez, olandan daha iyisini vermez. Seversiniz genelde ilk anda ve son an pek yaşanmaz bu kitaplarda.

Kısaca sözüm size eleştirmenler, edebiyat insanları. (Küçuk'u ayırayım!) Bırakın Barış bize kalsın, nedensizce sevelim, yol haritamız olmadan gülümseyelim. Siz başka yazarlarla uğraşın..

"Yazsınlar, eleştirsinler ya da çözümlesinler, senin derdin ne, okuma!" diyenler elbette ki olacaktır, ancak bırakın da okuyalım, karşılıklı saygı ve anlayış neticesinde yazarlarımızı paylaşalım ve birbirimizi okumaya da devam edelim.

Son sözüm sana Mutlu Okur, başına bir -u koyup seni ümitlendirmeyeceğim, ama bu blogda senin temsilcin benim, benimle iyi geçin, hakkını savunduğumda sesini çıkart, ezildiğimde (genelde Küçuk vurur geçer) yanımda ol yeter.

Tomris Bahçesi


Günün birinde dizboyu papatyaların olduğu bir Tomris Uyar Bahçesi yapacağım.

Çiçek Dirilticileri


- Çiçekler sizin mi?
- Benim.
- Hepsi mi?
- Hepsi.
- Ne yaparsınız bu kadar çiçeği?
- Satarım.
- Peki, ya beğenmezlerse?
- Beğendiririm. Neden beğenmesinler? Bunca ter döküyorum. Bak : her akşam geniş bir kova alırım. Çiçeklerin çürümüş saplarını, kararmış yapraklarını ayıklarım, köklerini biraz keserek kovadaki suda dinlendiririm. Yüzlerine sık sık su serperim. Sabah dirilirler.
- Demek siz çiçek dirilticisisiniz? dedi Şükrüye. Bizim köşede öyle birine rastlamıştım. Bir de vazo satan bir adam görmüştüm; koca bir vazoyu kucağında dolaştırıp duruyordu. Param olsaydı alacaktım.
20 Aralık 2009 Pazar

Geçmiş Gelecek Zaman

Gelmiş geçmiş bütün yaşama ustaları
zamanı tarif ediyor bize
uzun ve kırık bir ağızla
söyledikleri her şey denize akıyor
zamansız denize

oysa şiirin çok ilgisi var zamanla
ne hatırlar ne unutur
bir tarihte birinin yaşadığını
bir aşk yaşandığını bir tarihte
yani kaba saba bir anlatımla
saçma duygular yaşadığımız bir mekânda
denizin de zamanlı olduğunu

çünkü Zeynep diye bir kız çocuk
"canavarın zamanı yoktur" demişti
yıllarca araştırdım bulamadım aslını
belki de haklıydı kimbilir

------------

Turgut Uyar